Üst Düzey Yönetici Belgesi
Siyaset Bilimi Siyaset Bilimi Hakkında Herşey!İncele

Kategori: Başkanlık Sistemi

Başkanlık Sistemi

Başkanlık Sistemi İle Yönetilen Ülkeler

Başkanlık sistemi katı kuvvetler ayrılığının uygulandığı yasama yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden katı bir şekilde ayrıldığı bir sistemdir. 16 Nisan 2017’den sonra Türkiye Cumhuriyeti başkanlık sistemi ile yönetilen bir ülke halini almıştır.  Dünyada başkanlık sistemi ile yönetilen birçok ülke bulunmaktadır. Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler Dünyanın farklı noktalarında kendilerine Has kimi özellikler ile mevcuttur.  Başkanlık sisteminin özelliği yürütmenin başında bir Başkan olması ve güvensizlik oyu ile mevcut hükümetin düşürülerek bir Erken seçim yapılamamasına sağlamak ve bu sayede de ülkede siyasi istikrarı sağlamaktır. Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerde istikrar beklenirken bu her zaman mümkün olmayabilir.

Başkanlık sistemini uygulayan ülkeler

Kısaca başkanlık sistemi nedir?

Kısaca başkanlık sistemi nedir sorusunun cevabı verilecek olursa, başkanlık sistemi yerine başkanlık rejimi başkanlık demokrasisi başkanlık hükümeti veya ismini direkt olarak başkandan alan prezidansiyalizm adı da verilir.  Başkanlık sisteminin en yaygın ve bilinen örneği Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan sistemdir. Başkanlık sisteminde yürütme organında tek bir kişi mevcuttur herhangi bir Bakanlar Kurulu yoktur.  Başkan halk tarafından direkt olarak seçilir ve bu da demokrasi olmadığı yönündeki tartışmaları tamamıyla ortadan kaldırır.  Öte yandan Başkan yasamanın herhangi bir güven oyunu almak zorunda değildir. Başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasında birçok fark bulunmaktadır.  Aynı şekilde Başkanlık sisteminin de aynı parlamenter sistem gibi artı ve eksi yanları da bulunmaktadır. Kısaca başkanlık sistemi nedir sorusunun cevabı budur.

Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler hangileridir?

Özellikle siyasal sistemler hakkında araştırma yapanlar Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler hangileridir sorusuna cevap aramaktadırlar. Bunlar:

Afganistan, Angola, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Benin, Bolivya, Brezilya, Burundi, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, El Salvador, Endonezya, Filipinler, Fildişi Sahili, Gambiya, Gana Gine, Bissau, Guatemala, Güney Kore, Honduras, İran, Kazakistan, Kenya, Kıbrıs Cumhuriyeti, Kolombiya, Kosta Rika, Liberya, Malawi, Meksika, Nikaragua, Nijerya, Panama, Paraguay, Peru, Seyşeller Sierra Leone, Sudan, Tanzanya, Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Uruguay, Venezuela, Zambia ve Zimbabwe ülkeleri başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler hangileridir sorusunun cevabıdır.

Başkanlık Sistemi

BAŞKANLIK SİSTEMİNDE YÜRÜTME ORGANI

Başkanlık Sisteminde Yürüme Organı Nedir?

Yürütme Organı: Başkan

ABD hükümet sistemi “Başkanlık sistemi” olmasına rağmen Anayasa’nın 1’inci maddesiyle Kongreye ilişkin daha fazla düzenleme içermesi, başkana ilişkin 2’nci maddenin ise daha az yer tutması dikkat çekicidir. Başkanların, yetki ve sorumluluklarını zaman içerisinde genişletmeye çalışmasında bu durumun da önemli payı vardır.

Başkanın Seçimi

Anayasa’nın 2’nci maddesinin ilk bölümü, başkanın nasıl seçileceğine dair bilgiler sunmaktadır. ABD Anayasası’na göre (m. 2/1/5) başkan olabilmek için; ABD’de doğmuş olmak, ABD vatandaşı olmak, en az 35 yaşında olmak ve en az 14 yıldır ABD’de ikâmet ediyor olmak gerekmektedir. Başkan yardımcısı da aynı özelliklere sahip olmalıdır. 1951 yılında Anayasa’ya getirilen 22’nci değişiklik uyarınca ise, bir kişi en fazla iki dönem başkan seçilebilmektedir. ABD Anayasası kabul edildiğinde siyasî partiler henüz olmadığından başkan seçimlerinde partilerin rolü de söz konusu olamamıştır. Fakat 1800’lerde kurulmaya başlayan siyasi partiler, zamanla seçimlerde etkin rol oynamaya başlamıştır. Yıllar ilerledikçe Cumhuriyetçi ve Demokrat olmak üzere iki siyasi parti sisteme egemen olmuş ve başkan adaylarını belirlemek bu iki partinin en önemli faaliyetlerinden biri hâline gelmiştir. Siyasî partiler, önce federe devletler bazında bir ön seçim yaparak delegelerini seçerler. Bu delegeler de “Federal Genel Kurul”da kendi başkan adaylarını seçerler. Ancak mevcut başkanın ikinci dönem için aday olması durumunda, başkanın mensubu olduğu parti ön seçim yapmaz ve mevcut başkanı yeniden aday gösterir. Eyaletlerdeki bu ön seçimler ve parti kongreleri genellikle Ocak ve Haziran arasında yapılırken, federal genel kurullar Temmuz, Ağustos veya Eylül aylarında düzenlenir.

Dört yıl süren başkanlık görevi, 1933’te Anayasa’ya getirilen 20’nci değişiklik uyarınca 20 Ocak’ta Kongrede yapılan bir törenle başlar. Başkan, yine geleneksel olarak, ABD Yüce Mahkemesi başkanı tarafından58 halk önünde yemin eder/ söz verir (oath/affirmation). Anayasa’nın 2’nci maddesinin birinci bölümünün sekizinci fıkrasında yazılı olan metin şu şekildedir: “Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık makamını sadakatle yöneteceğime ve Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nı sürdürmek, korumak ve savunmak için elimden gelen her çabayı göstereceğime yemin ederim/söz veririm.” Anayasa’nın 2’nci maddesinin dördüncü bölümüne göre; başkan, başkan yardımcısı ve Birleşik Devletler’in bütün sivil yetkilileri, vatana ihanet, rüşvet, diğer ağır suçlar ve görevi kötüye kullanmakla suçlandırılır (impeachment) ve suçlu bulunurlarsa, görevlerinden alınırlar. Temsilciler Meclisindeki araştırmanın ardından Senatoda yapılan yargılamalar, federal yürütme ve yargı üyelerinin Kongre tarafından denetlenmesi, yargılanması ve gerekirse cezalandırılması sürecidir. Temyize götürülemeyen bu kararlar, Senatoda üçte iki çoğunlukla alınabilir ve yargılanan kişinin suçlu bulunması halinde cezası görevinden ayrılmasıdır.

Başkanın Yetkileri

Anayasa’nın 2’nci maddesinin ilk bölümü “Yürütme yetkisi, ABD Başkanına verilecektir” hükmünü içermektedir. Anayasa, başkanın görev ve yetkilerini de ayrıntılı biçimde saymaktadır; ancak, yardımcısına, kabinesine ya da diğer federal görevlilere belirgin yönetim görevleri vermemektedir. Anayasa’nın 2’nci maddesinin başkanın seçimi ile ilgili paragraflarının ardından, yetkileri ve sorumluluklarına ilişkin hükümler yer almaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse başkan; devlet başkanı (head of state), yürütmenin başı (chief executive) ve ordunun başkomutanıdır (commander-in-chief). Ayrıca, veto yetkisine sahip olduğu için yasama sürecinde de küçümsenemeyecek bir rolü vardır (İlerleyen sayfalarda tartışıldığı üzere Başkanların mevcut yetkileri kendilerine Anayasa’da bahşedilen yetkilerin ötesine geçmiştir ve bu durum sisteme ilişkin tartışmaların temelini oluşturmaktadır.) Anayasa’ya (m. 2/1/6) göre; başkanın görevden uzaklaştırılması, ölümü, istifası veya görevinin yetki ve işlevlerini yerine getirmede yetersiz olduğu hallerde, bu yetki ve işlevler başkan yardımcısına geçer. Hem başkan hem de başkan yardımcısının görevden alınması, ölümü, istifası ya da görevde yetersizliği halinde Kongre, yasayla hangi görevlinin başkan olarak görev yapacağını bildirir ve yetersizlik ortadan kalkıncaya ya da bir başkan seçilinceye kadar bu kişi başkan olarak görev yapar.

Anayasa’ya 1967’de getirilen 25’inci değişiklik de bu hükme ilişkin yeni kurallar koymuştur. Değişikliğin ikinci fıkrası, başkan yardımcısı makamında bir boşluk olduğunda, başkanın Kongrenin her iki meclisinde çoğunluk oyu ile onaylanarak göreve başlayacak bir başkan yardımcısı atayacağını düzenlemiştir. Bu değişiklik yürürlüğe girmeden önce, boşalan başkan yardımcılığı makamı, bir sonraki başkanlık seçimine kadar boş kalmaktaydı. Gerald R. Ford, 1973’te Spiro T. Agnew’nun istifa etmesinden sonra, Başkan Richard M. Nixon tarafından bu şekilde başkan yardımcılığı görevine getirilen ilk kişi olmuştur. 1974’te Nixon istifa ettiğinde ise Ford, başkanlığa gelmiştir. Bunun üzerine, söz konusu değişiklik uyarınca Nelson A. Rockefeller, başkan yardımcılığına getirilmiştir. Böylelikle, ABD göreve seçimle gelmemiş bir başkan ve bir başkan yardımcısı ile yönetilmek durumunda kalmıştır.

Başkana Anayasa’da verilen bir yetki onun dış ilişkilerde önemli bir rol üstlenmesine zemin hazırlamıştır. Anayasa’nın 2’nci maddesinin ikinci bölümüne göre; başkan, Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerinin başkomutanıdır. Başkanlar, bu yetkinin kendilerine askerî güç kullanımını içeren konularda münhasır yetki verdiğini savunagelmiş; bu iddia, çalışmanın üçüncü bölümünde gösterildiği üzere, yasama ile yürütme arasında ciddî tartışmaların hatta krizlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Mezkûr anayasa maddesinde, başkana yürütme organının her bölümünün en üst görevlisinden kendi bölümünün işlevleri ile ilgili herhangi bir konuda görüşünü yazılı olarak isteyebilme ve görevi kötüye kullanma olayları dışında, Birleşik Devletler’e karşı işlenmiş suçlarda infazı erteleme ve affetme yetkisi de verilmiştir.

Anayasa’nın 2’nci maddesinin ikinci bölümünde, başkana, Senatonun tavsiye ve rızasıyla (advice and consent) ve mevcut senatörlerin üçte ikisinin onayı ile antlaşmalar yapma ve büyükelçileri, diğer diplomatik kişi ve konsolosları, Yüce Mahkeme yargıçları ile Anayasa’nın öngörmediği ve yasalarla kurulacak Birleşik Devletler makamları için bütün görevlileri önerme ve Senatonun tavsiye ve rızası ile bu kişilerin atamalarını yapma yetkisi de verilmiştir. Ayrıca başkan, Senatonun tatilde bulunduğu süre içinde, boşalacak bütün görevlere, Senatonun izleyen yasama dönemi bitiminde sona ermek üzere, atama yapma yetkisine de sahiptir.

Başkanın Kabinesi

Federal yasaların uygulanması ve yönetimi görevi, belirgin ulusal ve uluslararası konularla ilgilenmek üzere Kongre tarafından yaratılmış olan çeşitli bakanlıklara (departments) verilmiştir. Bu bakanlıkların başında bulunan, Başkan tarafından seçilip önerilen ve Kongre tarafından onaylanan bakanlar (secretary)64, genellikle “Başkanın Kabine”si diye bilinen bir danışmanlar kurulu oluştururlar. Kabineyi oluşturan bakanlıklar şunlardır: Adalet Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Gazi İşleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, İskân ve Kentsel Gelişme Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı.

Diğer yazılarımızı okumak için:

Başkanlık Sistemi

BAŞKANLIK SİSTEMİNDE ANAYASAL ORGANLAR

Amerika Birleşik Devletlerinde Anayasa Organlar

  1. YASAMA ORGANI: Kongre (Senato ve Temsilciler Meclisi)
  2. YÜRÜTME ORGANI: Başkan
  3. YARGI ORGANI

abd senato

Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran temel unsurlardan biri, güçlerin parlamenter sisteme kıyasla daha belirgin ve katı bir şekilde birbirinden ayrılmış olmasıdır. Nitekim, ABD sisteminde, Kongre ve başkan, birbirlerinden ayrı/bağımsız birer varlığa, bir “organ” kimliğine sahip olacak şekilde kurumlaşmıştır. Her iki organın kadroları birbirinden farklıdır. Yasama ve yürütme organları, birbirlerinden ayrı olarak, farklılaştırılmaya çalışılan usullerle ve doğrudan halk seçimi ile iktidara gelmektedir. Kongre ve başkan, birbirlerinden bağımsız olarak iktidarda kalırlar ki yetkilerini paylaşan güçlerin ayrılığını ve eşitliğini sağlayan temel etken de bu olmaktadır.

Güçler ayrılığı ilkesi gereğince federal yönetim düzeyinde yasama, yürütme ve yargı faaliyetleri teorik olarak ayrı, ancak eşit ve iç-bağımlı olarak şekillendirilmiştir. Kamu örgütlerinin tüm idarî faaliyetleri başkana karşı sorumluluk ve daha sonra Kongreye hesap verme ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilir.

Kongre, bakanlıkları ve çeşitli kurulları oluşturur; bunların görev yetki ve kaynaklarına, personel sistemine yöneticilerinin atanmasına ve kurulların görev süresine karar verir. Ancak yürütme, esas itibarıyla hem devlet başkanı hem de hükümet başkanı statüsündeki başkanda toplanmıştır. Başkanlık sisteminin diğer sistemlerden ayırt edici özelliği olan güçlerin katı ve belirgin ayrılığı uyarınca, yürütme yetkisini şahsında toplayan “başkan” yasama organının üyesi değildir. Yürütme organının yasama organının çalışmalarına katılması da son derece sınırlıdır.

Yasama Organı: Kongre

YASAMA ORGANLARI

KONGRE

  1. Senato
  2. Temsilciler Meclisi

ABD Anayasası’nın 1’inci maddesinin ilk bölümü, “Bu Anayasa’nın sağladığı bütün yasama yetkileri, Senato ve Temsilciler Meclisinden oluşan Birleşik Devletler Kongresine ait olacaktır.” ifadesiyle iki meclisli bir parlamentonun yasama yetkisini kullanacağını belirtmektedir. Aynı maddenin ikinci bölümü Temsilciler Meclisi, üçüncü bölüm ise Senato ile ilgili hükümler içermektedir.

1- Temsilciler Meclisi

Temsilciler Meclisine seçilebilmek için 25 yaşına basmış olmanın yanı sıra, en az yedi yıldan beri ABD vatandaşı olmak ve seçildiği tarihte seçildiği eyalette ikâmet ediyor olmak gerekmektedir. Adayların ikamet ettiği seçim bölgesinden (district) aday olmaları şart değildir; aynı eyalet içerisindeki herhangi bir bölgeden aday olabilirler.

Her eyaletin nüfusuna bakılmaksızın Temsilciler Meclisine en az bir üye göndermesi Anayasa’da (m.1/2/3) güvence altına alınmıştır. Temsilciler Meclisi için iki yılda bir yapılan seçimlerde tüm üyeler yeniden belirlenmektedir. Temsilciler Meclisi üyelerinin halka yakın olması, halkın taleplerini yansıtması amacıyla dar seçim bölgelerinden çok sayıda üyenin bulunması ve iki yılda bir seçim yapılması uygun bulunmuştur. Ulaşım imkânlarının günümüzle kıyaslanamayacak kadar ilkel olduğu ilk yıllarda Vaşington’da iki yıl için seçilen bir kongre üyesi görev süresi boyunca seçmenlerinden uzak kalmıştır. Ne var ki günümüzde Temsilciler, iki yılda bir yapılan seçimler nedeniyle destek toplamak için sık sık seçim bölgelerine gitmekte ve seçmenleri ile fazla vakit geçirmektedir. Hatta, seçim bölgelerinde geçirilen zaman, Kongre’deki faaliyetleri aksatacak boyuta ulaşmıştır.

Her eyalet, nüfusuna göre belirlenen temsilci sayısı kadar seçim bölgesine ayrılmaktadır. Örneğin, Kaliforniya Eyaleti, 53 seçim bölgesine ayrılmıştır ve her seçim bölgesinde, tek turlu seçimde basit çoğunluğu elde eden aday seçimi kazanan “kişi” olmaktadır. Burada, seçimi kazananın “parti” değil “kişi” olduğunun altı çizilmelidir. Zira, ilk zamanlardakinin aksine ve özellikle 1960’lardan bu yana, seçimlerde partiler değil adaylar ön plana çıkmıştır. Medya ve internetin yaygınlaşması, kampanya için daha fazla kaynak sağlamanın önemi, sürekli olarak yapılan kamuoyu anketleri ve çağdaş kampanyanın diğer yönleri seçmenin bir adayı birey olarak daha iyi tanımasını sağlamış; sonuç olarak da seçmenler partinin istekleri doğrultusunda hareket etmek yerine adaylara yoğunlaşmıştır. Temsilciler Meclisi Başkanı (Speaker) Temsilciler Meclisi bünyesinde olup Anayasa’da zikredilen tek resmî makam Meclis başkanıdır (Speaker). Ayrıca Anayasa (m. 1/2/5), Meclis’in diğer görevlilerini de seçebileceğini şu ifadeyle ortaya koymaktadır: “Temsilciler Meclisi kendi Başkanını ve diğer görevlilerini seçecektir.”

Anayasa, siyasî partilerin olmadığı bir dönemin ürünü olduğundan, Meclis başkanının çoğunluk partisinden olacağına dair bir hüküm içermemektedir; fakat uygulamada Meclis’in çoğunluğunu oluşturan partinin lideri, Temsilciler Meclisi başkanı olmaktadır. Başkan, Meclisin gündemini belirler ve idarî yetkililerin atamasını yapar.

Parti grupları, Cumhuriyetçilerde “conference”, Demokratlarda “caucus” olarak adlandırılır. Başkan, faaliyetlerini yürütürken, çoğunluk partisinin lideri (majority leader), grup başkanı (caucus/conference chair) ve çoğunluk grubu başkan vekili (majority whip) ile birlikte çalışır. Bu yetkililerin her biri azınlıktaki parti içerisinde de yer almakta; benzer şekilde, azınlık partisi lideri (minority leader), grup başkanı (caucus/conference chair) ve azınlık grubu başkan vekili (minority whip) olarak adlandırılmaktadır.

Çoğunluk lideri, Meclis başkanı ve komisyon başkanlarıyla meclis gündeminin belirlenmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Whip’ler ise parti program vestratejilerinin geliştirilmesi, partililere bazı bilgilerin iletilmesi, bazı tekliflerin geçirilebilmesi için eğer koalisyon/destek bulmak gerekiyorsa bununla ilgilenmekte ve partinin başarılarını kamuoyuna duyurma gibi görevleri yerine getirmektedir.

2- Senato

ABD Kongresi’nin üst meclisi olan ve daha prestijli bir organ olarak görülen Senato, her eyaletten gelen ikişer Senatörün oluşturduğu 100 üyeli bir meclistir. Her eyaletin eşit sayıda üyeyle temsil edilmesiyle, kuzeyli-güneyli, zengin-fakir, küçük-büyük gibi farkların giderilmesi amaçlanmıştır. Senatoda Temsilciler Meclisinden farklı olarak Senato üyeleri altı yıl için seçilirler. İki yılda bir yapılan seçimlerde Senatonun üçte biri yenilenir. Böylece her zaman Senatonun üçte ikisini deneyimi olan kişiler oluşturur.

Anayasa ilk kaleme alındığındaki düzenleme (m.1/3/1) şimdikinden önemli ölçüde farklıdır. Zira Anayasa’nın ilk hâlinde, eyalet yasama meclislerinin iki senatör seçeceği belirtilmiştir; diğer bir deyişle, senatörler doğrudan halk tarafından seçilmemiştir. Anayasa’ya 1913’te getirilen 17’nci  değişiklikle, senatörlerin de doğrudan halkoyu ile seçilmesine başlanmıştır. Bu değişikliğin temel gerekçesi, eyalet yasama organının senatör belirlemesinde yaşanan tıkanıklıklar yüzünden bazı eyaletlerin Senatoda eksik temsil edilmiş olmasıdır.

Anayasa’ya göre 30 yaşını doldurmamış, dokuz yıldan beri ABD vatandaşı olmayan ve seçildiği zaman seçildiği eyalette ikâmet etmeyen bir kimse senatör olamamaktadır

Senato Başkanı

Başkan yardımcısı seçilen kişinin aynı zamanda Senato Başkanı olacağı Anayasa’da (m. 1/3/4) hüküm altına alınmıştır. Başkan yardımcısı Senato başkanı olarak görev yapar. Ancak verilen oylar eşit çıktığı zaman oy kullanır. Başkan yardımcısının eşitliği bozma yetkisi önemli olabilmektedir. Örneğin, 1789 yılında Başkan Yardımcısı John Adams’ın verdiği oy, başkana Senatonun onayını almadan kabine üyelerini görevden alma yetkisini vermiştir. Senato, başkan yardımcısının olmadığı durumlarda başkanlığı yürütmek üzere geçici bir başkan (president pro tempore) seçer. Geçici başkanlık, çoğunluk partisinin en kıdemli üyesinin üstlendiği sembolik bir makamdır. Esasen Senatonun başkanlığını yürüten kişi, çoğunluk partisinin lideri (majority leader) olmaktadır. Temsilciler Meclisinde olduğu gibi, çoğunluk ve azınlık gruplarının liderleri, parti grubunda düzenlenen gizli oylamayla belirlenmektedir.

Senatodaki Komiteler

Senatodaki yasama faaliyetleri, 16 daimi komite ve toplam 68 alt-komite aracılığıyla yürütülmektedir. Komite başkanlıkları ve üyeliklerinde Senatoda çoğunluğu oluşturan parti söz sahibidir. Herhangi bir yasa teklifi Senato başkanlığına iletildiğinde, başkanlık teklifi bir veya birden çok komiteye iletir. Eğer yasa teklifi birden fazla komiteye gönderiliyorsa, komitelerden biri esas komite olarak seçilir.

Senato ve Temsilciler Meclisindeki daimi komitelerin yanı sıra, her iki meclisin üyelerinden oluşan dört daimi ortak komite (joint committees) daha vardır:

  1. Kongre Kütüphanesi Ortak Komitesi (Joint Committee on the Library),
  2. Basım Ortak Komitesi (Joint Committee on Printing),
  3. Vergileme Ortak Komitesi (Joint Committee on Taxation),
  4. Ekonomi Ortak Komitesi (Joint Economic Committee).

Kongrenin Görev ve Yetkileri (Senato ve Temsilciler meclisi) Kongrenin yetkileri Anayasa’nın 1’inci maddesinin sekizinci bölümünde sıralanmaktadır.

Buna göre Kongreye verilen yetkiler şunlardır:

  • Vergi, harç, gümrük, üretim ve tüketim vergisi belirlemek ve toplamak, kamu borçlarını ödemek ve Birleşik Devletler’in ortak savunmasını ve genel refahını sağlamak (Ancak Birleşik Devletler’in tümünde aynı gümrük, üretim ve tüketim vergisi uygulanacaktır),
  • Birleşik Devletler adına borç almak,
  • Yabancı ülkelerle ve eyaletler arasında ve Kızılderili kabilelerle ticareti düzenlemek,
  • Birleşik Devletler’in tümünde, vatandaşlığa geçiş için tüm eyaletlerde geçerli olacak olan tek bir kural uygulamak ve iflaslar konusunda tek yasa koymak,
  • Madeni para basmak, bunun değeri ile birlikte, yabancı paraların değerini düzenlemek ve ağırlık ve ölçü standartlarını saptamak,
  • Birleşik Devletler’in tahvillerini ve kullanılan madeni parasını taklit edenlerin cezalandırılmasını sağlamak,
  • Postane ve posta yolları kurmak,
  • Yazarlara ve mucitlere, sınırlı bir süre için yazıları ve buluşları üzerinde münhasıran hak tanıyarak, bilim ve yararlı sanatların gelişmesini teşvik etmek,
  • Yüce Mahkemeden daha alt seviyedeki mahkemeleri oluşturmak,
  • Korsanlığı, açık denizlerde işlenen ağır suçları ve devletler hukukuna aykırı hareketleri tanımlamak ve bunları cezalandırmak,
  • Savaş ilân etmek, silahlı gemi kullanma ve karşılıkta bulunma konularında yetki mektupları vermek ve karada ve suda ele geçirilenler ile ilgili kuralları koymak,
  • Ordu kurmak ve bunları beslemek (Ancak bu kullanım için yapılacak para tahsisi iki yıldan daha uzun bir süre için geçerli olmayacaktır),
  • Bir deniz gücü kurup bunu sürdürmek,
  • Kara ve deniz kuvvetlerinin idare ve nizamı için yönetmelikler yapmak,
  • Birliğin yasalarını yürürlüğe koymak, isyanları bastırmak ve istilaları geri püskürtmek üzere milis kuvvetlerinin göreve çağırılmasını sağlamak, Kongreye tanınan bu yetkilerin bazıları sadece bir meclisin kullanabileceği haklardır. Örneğin, başkanlık seçimlerinde ikinci seçmenlerin bir aday üzerinde çoğunluğu sağlayamaması hâlinde, başkanın kim olacağına karar verme yetkisi Temsilciler Meclisine aittir. Nitekim, 1800 yılındaki seçimlerde Thomas Jefferson, 1824 seçimlerinde de John Quincy Adams Temsilciler Meclisinin yaptığı oylama sonucunda başkan seçilmişlerdir. Temsilciler Meclisinin en önemli güç kaynağı olan “bütçe hakkı” Anayasa’nın 1’inci maddesinin yedinci bölümünde açıkça ifade edilmiştir. Bu hükme göre; gelirleri artırmaya yönelik bütün yasa tasarıları Temsilciler Meclisinde hazırlanır.

Diğer yazılarımızı okumak için:

 

Başkanlık Sistemi

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN DEZAVANTAJLARI

Başkanlık Sisteminin Dezavantajları Nelerdir?

Başkanlık sisteminin dezavantajları hakkında bilgiler:

Başkanlık sisteminin bazı dezavantajları da bulunmaktadır.

Bunlar şöyle sıralanabilir:

Katılık: Başkanlık sistemlerinde yasama ve yürütme organları birbirlerinin görev sürelerini etkileyebilecek yetkilere sahip değildir. Yasama organı başkanın varlığını sona erdiremediğinden yürütme gücünün süresi sabittir. Bu durumda bir başkan ne kadar yeteneksiz olursa olsun görev süresini doldurmadan görevinden alınamayacaktır. Halk desteği veya meşruiyeti tartışmalı hale gelse de başkan, sabit süresi dolmadan değiştirilemeyecektir. Buna karşılık çok başarılı bir başkan, yeniden seçilme yasağı olan ülkelerde tekrar seçilememektedir.

Çift meşruiyet: Başkanlık sistemlerinde yasama ile yürütme iki rakip gibi meşruiyet iddiasında bulunabilmektedir. Bu, her iki organın halk tarafından seçilmesinin doğal sonucudur. Özellikle parti sayısının çok olduğu veya ideolojik ayrımların derin olduğu başkanlık sistemlerinde bu iki gücün izlenecek politikalar üzerinde çatışma içine girmesi ihtimali güçlenmektedir.Bu çatışma, sistemin kilitlenmesine ve tıkanmasına yol açabilir.

Her iki organın birbirinden bağımsız olması ve birbirinin yaşayabilirliği üzerinde herhangi bir yetkiye sahip olmaması uzlaşmayı çok zorlaştırabilir. Bu tür ihtimallerde ikisi de halk tarafından seçilen organlar demokratik meşruiyet iddiasında bulunabilirler. Bu tür durumlarda ordunun ara bulucu güç olarak müdahale etmesi, 20. yüzyıl Latin Amerika’sında sıkça tecrübe edilmiştir.

Sıfır toplamlı oyun: Yürütme gücü üzerinde yaşanan başkanlık yarışı, kazanan adaya yürütme gücünün tamamını sunarken, kaybeden adayın yönetim sürecindeki etkinliğini sıfırlar. Ya hep ya hiç oyunu söz konusudur. Kazanan aday bir sonraki seçime kadar yürütme gücünü tek başına kontrol edecektir. Kaybeden aday için parlamenter sistemlerde olduğu gibi garanti edilmiş muhalefet sıraları mevcut değildir.

Siyaset yarışının dışarıdan katılanlara açık olması: Güçlü parti yapısının mevcut olmadığı başkanlık sistemlerinde başkanlık seçimlerinin kişiselleşmiş karakteri, dışarıdan gelenlerin iktidar yarışını kazanmaları ihtimalini doğurmaktadır. Bu yüzden başkanlık sistemlerinde adayların arkasında bir parti örgütünün bulunması gerekmez. Popüler herhangi bir aday, diğer politikacıların desteğine ihtiyaç duymadan, kendi kendini aday gösterip sahneye aniden çıkabilir. Ancak bu durum genellikle Latin Amerika’ya özgü bir olgu olarak görülmektedir. Halkın herhangi bir vesileyle tanıdığı, sempati duyduğu ve beğendiği kişiler siyasi tecrübeleri olmasa da başkanlık yarışında iktidarı ele geçirme şansı bulabilmektedir.

Başkanlık sistemlerinin siyasi üslubu: Başkanlık yarışının plebisitçi (çoğunlukçu) doğası ve siyaset sürecinin toplam-sıfır kuralına göre işlemesi kutuplaşmaya yol açmaktadır. Kazananın her şeyi aldığı, kaybedenin her şeyi kaybettiği bir sıfır toplamlı oyunda uzlaşmaya değil kutuplaşmaya teşvik eden faktörler ön plana çıkmaktadır. Gelecek başkanlık seçimine kadar iktidarını koruyacağından emin olan başkan, gerek muhalefetin gerekse seçmen kitlesinin taleplerine karşı duyarsız hale gelebilir.  Otoritesinin temelinde plebisitçi unsurlar bulunan başkan, tüm halkın temsilcisi olduğu inancına kapılabilir. Kendi politikalarını halk iradesinin yansıması olarak görürken, muhaliflerin politikalarını dar çıkarların bencil planları olarak tanımlayabilir.

Diğer yazılarımızı okumak için:

Başkanlık Sistemi

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN AVANTAJLARI

Başkanlık Sisteminin Avantajları Nelerdir?

BAŞKANLIK

Başkanlık sisteminin avantajları hakkında bilgiler:

İstikrarlı Yönetim: Başkanlık sisteminde yürütme organına verilen sabit görev süresi, istikrarlı hükümetlerin oluşumuna hizmet eder. Hükümet krizleri yaşanmaz. Parlamenter sistemlere özgü olan ileriyi görememe ve belirsizlik sorunu yoktur. Hükümet istikrarı toplumsal istikrara, dolayısıyla demokrasinin sağlamlaşmasına katkıda bulunur.

Güçlü Yönetim: Parlamenter sistemde parlamentoya karşı sorumlu olan başbakanlara göre, başkan, karar alırken daha fazla inisiyatif kullanabilir. Hızlı karar alabilir ve etkin bir yönetim sağlayabilir. Güçlü yürütme güçlü devleti doğurabilir. Oysa parlamenter rejimlerde hükümet, bir taraftan yetkilerini cumhurbaşkanıyla paylaşıp diğer taraftan parlamentonun baskısı altında kaldığından, yürütmenin gücü azalmakta ve yönetimde zafiyet meydana gelmektedir.

Daha Fazla Demokrasi: Başkanlık sisteminin daha fazla demokrasi sağlayacağına ilişkin bazı argümanlar vardır. Öncelikle seçmenler muhtemel hükümet seçeneklerini baştan görerek oy verir. Halkın hesap sorma imkanı daha fazladır. Sorumlunun teşhisi daha kolay hale gelmekte, halkın yeni seçimde bu teşhis ışığında isabetli karar verme şansı artmaktadır. Diğer bir argüman, seçmenler için daha fazla seçme imkanı sağlamasıdır. Yasama organı için bir partinin adaylarını desteklerken yürütme organının seçiminde başka bir partinin adayını destekleme fırsatına sahip olurlar. Parlamento üyeleri, hükümetin devamı kaygısı taşımadan kanunlar üzerinde bağımsız karar da verebilirler. Aynı şekilde yürütme organı yasama organını feshetme yetkisine sahip olmadığından milletvekilleri daha özgür ve vicdani hareket etme imkânına kavuşurlar. Güçler ayrılığı ve sınırlı iktidar, bireysel özgürlüklerin de garantisi olmaktadır. Yürütme organının doğrudan halk tarafından seçilmesi daha fazla demokrasi demektir. Siyasi güç ve yetkiye sahip yürütmenin halk tarafından doğrudan seçilmesi, ona büyük bir güven, saygınlık ve meşruiyet sağlar.

Diğer yazılarımızı okumak için:

Başkanlık Sistemi

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI NELERDİR?

Başkanlık sisteminin avantaj ve dezavantajları hakkında bilgiler:

Parlamenter sistem, daha çok müreffeh ve siyasi istikrara sahip OECD ülkeleri arasında yaygınken, başkanlık ve yarı-başkanlık sistemi, görece yeni, siyasi ve anayasal istikrarı daha düşük demokrasilerde yaygınlık kazanmıştır. Bu genel manzaranın yanı sıra Latin Amerika demokrasilerinin 1960-1980 arasındaki çöküşü, başkanlık sisteminin bünyesinde demokratik istikrarı engelleyici özelliklerin bulunduğu iddiasını güçlü bir şekilde gündeme getirmiştir. Bu iddianın en önemli savunucusu olan Linz’in 1990’da yazdığı “Başkanlık Sisteminin Tehlikeleri” adlı ünlü makalesi, günümüze kadar devam eden tartışmaları etkilemiştir.

Başkanlık sisteminin avantaj ve dezavantajları konusunda iki tarafın da odaklandığı nokta, bu sistemde yürütmenin katı görev süresi olmuştur. Başkanlığı savunanlar için bu katılık “hükümet istikrarı”nı, dolayısıyla siyasi istikrarı sağlayan bir güvencedir. Karşıt görüştekiler içinse parlamento-başkan uyumsuzluğu veya başkanın başarısız olması halinde sistemin kendini onarma imkânının bulunmaması anlamına gelmektedir ki bu durum siyasi krize ve demokrasinin çökmesine yol açabilir. Linz’in, başkanlık sisteminin zaaflarına odaklanan yaklaşımına en güçlü karşılık Cheibub’dan gelmiştir. Cheibub, başkanlık demokrasilerinin çökme sebebinin sistemden değil, ülkelerin sahip olduğu özelliklerden kaynaklandığını savunmuştur.

Diğer yazılarımızı okumak için:

Başkanlık Sistemi

Başkanlık Sisteminin Özellikleri

BAŞKANLIK SİSTEMİNİ AYIRT ETMEK İÇİN GENEL KABUL GÖRMÜŞ ÖZELLİKLER ŞUNLARDIR:

Başkanlık Sisteminin Özellikleri

  • Yürütme gücünün tek sahibi olan başkan halk tarafından seçilmektedir.
  • Yasama ve yürütme organlarının görev süreleri sabittir.
  • Yasama ve yürütme organları birbirinin varlığına son verebilecek hukuki araçlara sahip değildirler.
  • Yürütme organı, yasama organını feshedemez ve yasama organı yürütme organını düşüremez.

John Michael Carey, başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran temel özelliğin iki devlet organının göreve geliş ve görevde kalma şekli olduğunu vurgular.

  • Parlamenter sistemde halk sadece parlamentoyu seçer; hükümet ondan türer ve ona karşı sorumludur. Parlamenter sistemlerin çoğunda bu bağımlılık karşılıklıdır, yürütmenin de parlamentoyu feshetme ve erken seçime gitme imkânı vardır.

Başkanlık sisteminde iki organ (parlamento ve başkan) bağımsız bir şekilde seçilir ve görevde kalmak için ötekinin kabulüne ihtiyaç duymaz. Başkan yürütmenin tek sahibi olup, kabine tamamen kendisine bağlıdır ve ayrıca yasama sürecine ilişkin önemli role sahiptir. Başkanlık sistemindeki başkanların kabineye hâkimiyeti ve yasama sürecine ilişkin rolü, onları, başkanları halk tarafından seçilen parlamenter rejimlerden ayıran önemli bir kriterdir. Diğer bir deyişle, tek başına başkanın halk tarafından seçilmesi sistemin “başkanlık” olarak nitelendirilmesini mümkün kılmaz.

Başkanlık sisteminin ideal tipi ya da orijinal örneği, ABD hükümet sistemidir.

Bu nedenle başkanlık sistemine özgü temel kurumlar da bu ülkede oluşmuş ve başka ülkelerde bunlar üzerinde birtakım değişiklikler yapılmıştır. Başkanın halk tarafından seçilmesi ve görevde kalmak için parlamento desteğine muhtaç olmaması sistemin ortak özellikleri olarak diğer ülkelerde de geçerli ilkelerdir.

Cheibub ve diğerlerine göre, literatürdeki yaygın kanaate aykırı olarak, başkanın parlamentoyu feshedememesi başkanlık sisteminin ortak özelliği olmayıp sadece ABD için sayılması gereken bir özelliktir.

Diğer yazılarımızı okumak için:

Başkanlık Sistemi

Başkanlık Sistemi Nedir?

Başkanlık Sisteminin Özellikleri

Başkanlık sisteminde devlet başkanı hem yürütme (Türkiye’ deki durum: bakanlar kurulu-başbakan) organının başı hem de devlet başkanı (Türkiye’ deki durum:  cumhurbaşkanı) olan başkanın, sabit (kesin süre) bir süre için halk tarafından seçildiği ve yasama organının başkanı düşüremediği, başkanın da yasama organını feshedemediği bir sistem olarak tanımlanmaktadır.

Başkanlık Sistemi Nedir?

Başkanlık Sistemi Nedir?

Başkanlık Sistemini Uygulayan Ülkeler

Başkanlık sistemini ilk kez Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uygulamış ve günümüze kadar devam ettirmiştir. ABD dışında bankalık sistemini uygulayan bazı ülkeler ise şu şekildedir: Afganistan Afganistan Arjantin, Arjantin, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Belarus, Meksika, Güney Kore.

Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayırt edebilmek için kabul görmüş özellikler şunlardır:

  • 1-Yürütme gücünün tek sahibi olan başkan halk tarafından seçilmektedir. Parlamenter sistemde halk sadece parlamentoyu seçer; hükümet ondan türer ve ona karşı sorumludur. Parlamenter sistemlerin çoğunda bu bağımlılık karşılıklıdır, yürütmenin de parlamentoyu feshetme ve erken seçime gitme imkânı vardır. Başkanlık sisteminde iki organ (parlamento ve başkan) bağımsız bir şekilde seçilir ve görevde kalmak için ötekinin kabulüne ihtiyaç duymaz.
  • 2-Yasama ve yürütme organlarının görev süreleri sabittir. Bu süre dolmadan azledilemez.
  • 3-Yasama ve yürütme organları birbirinin varlığına son verebilecek hukuki araçlara sahip değildirler. Önemli Not: Yürütme organı, yasama organını feshedemez ve yasama organı yürütme organını düşüremez.

Başkanlık Sistemi İle İlgili Görüşler

John Michael Carey, başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran temel özelliğin iki devlet organının göreve geliş ve görevde kalma şekli olduğunu vurgular. Parlamenter sistemde halk sadece parlamentoyu seçer; hükümet ondan türer ve ona karşı sorumludur. Parlamenter sistemlerin çoğunda bu bağımlılık karşılıklıdır, yürütmenin de parlamentoyu feshetme ve erken seçime gitme imkânı vardır. Başkanlık sisteminde iki organ (parlamento ve başkan) bağımsız bir şekilde seçilir ve görevde kalmak için ötekinin kabulüne ihtiyaç duymaz.

Juan Linz, Başkanlık sisteminin iki özelliğini öne çıkarır: Birincisi başkanın güçlü demokratik meşruiyet iddiası, ikincisi görev süresinin sabit olmasıdır. Linz başkanların güçlü meşruiyetlerinin yasama organının meşruiyetiyle denklik sağladığını belirterek, ikisinin karşı karşıya gelmesi durumunda sistemin çıkmaza girme ihtimaline dikkat çeker. Linz bu ihtimalin özellikle ABD’den farklı olarak parti disiplini olan ülkelerde yüksek olduğunu savunur. Aynı şekilde başkanın görev süresinin sabit olmasının siyasi sürecin esnekliğini yok ettiğini ve şartların gerektireceği değişikliğe imkân vermediğini belirtir.

FredW. Riggs, başkanlık sisteminin farklı bir yönüne değinerek bu sistemde devlet bürokrasisi üzerindeki kontrolün yasama ve yürütme arasında paylaşıldığına dikkat çeker. Riggs’e göre bu durum başkanın kendi atadığı bürokrasi üzerindeki kontrolünü zayıflatmakta, dolayısıyla modern devletin karmaşık işlerini yürütebilmesine sekte vurmaktadır.

Jose Antonio Cheibub, başkanlık sisteminin ayırt edici özelliklerini sadeleştirir, teke indirger: “Yasamanın yürütmenin görevine son verememesi.” Diğer bir deyişle yürütme organı var olmak için yasamanın desteğine muhtaç değilse bu sistem başkanlık sistemidir. Yasama hükümetin görevine son verebiliyorsa ya parlamenter ya da yarı-başkanlık sistemi vardır.

Başkanlık sisteminin ideal tipi ya da orijinal örneği, ABD hükümet sistemidir. Bu nedenle başkanlık sistemine özgü temel kurumlar da bu ülkede oluşmuş ve başka ülkelerde bunlar üzerinde birtakım değişiklikler yapılmıştır. Başkanın halk tarafından seçilmesi ve görevde kalmak için parlamento desteğine muhtaç olmaması sistemin ortak özellikleri olarak diğer ülkelerde de geçerli ilkelerdir.

Siyasi meşruiyet: Başkanlık sisteminde hem yürütmenin başı olan başkanın hem de yasama organının halk tarafından seçilmesi “çift meşruiyet” problemine yol açmakta ve iki güç arasındaki anlaşmazlıklarda hangisinin “eşitler arasında birinci sayılacağı” öngörülememektedir. Parlamenter sistemde yürütme parlamentodan bağımsız olmadığı için böyle bir problem, yalnızca tek kanatlı parlamentolarda söz konusu değildir. Çift kanatlı parlamentolarda ise iki kanatta rakip partilerin çoğunluğu söz konusu olduğunda çift meşruiyet problemi doğabilmektedir.

Diğer yazılarımızı okumak için:

Başkanlık Sistemi

BAŞKANLIK SİSTEMİ

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Başkanlık sistemi, hem yürütme organının başı hem de devlet başkanı olan başkanın, sabit bir süre için halk tarafından seçildiği ve yasama organının başkanı düşüremediği, başkanın da yasama organını feshedemediği bir sistem olarak tanımlanmaktadır.

Başkanlık sistemini ilk kez Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uygulamış ve günümüze kadar devam ettirmiştir. Bu sistemi başka birçok devlet kopyalamış ve uygulamıştır.

Diğer yazılarımızı okumak için: